Dünyayı Ayağa Kaldıran Susurluk Trafik Kazası
Susurluk’ta bir trafik kazası olmuştu. Kazadan yaralı olarak
kurtulan milletvekili Sedat Bucak’ın koruması Ercan Ersoy, kazayı şöyle
anlatıyordu;
“Susurluk kazası öncesi Mustafa Altınak, Enver Ulu,
şoför ve Sedat Bey (Sedat Bucak) 600 plakalı Mercedes ile İstanbul’a
geldik. Hilton Oteli’ne yerleştik. Sedat Bey’e Fevzi isimli (Muhtemelen
Ali Fevzi Bir) geldi. Burhaniye’deki birtakım arsalarla ilgili birtakım
imar planları gösterdi. İkinci gecenin sabahı Mehmet Özbay olarak
bildiğimiz bir şahıs geldi. Bir başka Mercedes daha var. Biz üç koruma
gelen ikinci Mercedes’e bindik. Bizim aracı feribota kadar ben
kullandım.
Beşiktaş
maçını seyretmek için Yalova Termal Tesisleri’nde mola verdik ve orada
geceledik. Ertesi gün Burhaniye’ye hareket ettik. Fevzi Burhaniye’ye
gitmiş, orada buluştuk. Araziyi gezdik. Burada cep telefonum çaldı.
Sedat Bey’in babasının dostu olan Ali Aydınlık’ın oğlunun Ege
Üniversitesi Hastahanesi’nde olduğunu söylediler. Bunun üzerine İzmir’e
gittik. Prenses Otel’e yerleştik. Sabah otelde kahvaltıda Sedat Bey,
Mehmet Özbay ve sarışın bir hanım kahvaltı yapıyordu. 18.00 uçağıyla
Hüseyin Kocadağ’ın geleceğini söylediler. Havaalanına gidip, Kocadağ’ı
aldım. Deniz Restorant’a getirdim. Sedat ve Hüseyin Bey, bakanın (Mehmet
Ağar) kızı Yasemin’in odasına geçmiş olsuna gitmişler. Ertesi gün
Kuşadası Onur Otel’e geldik. Sedat Bey arazi baktı. İstanbul’a yola
çıktık.
Otelden çıkarken Hüseyin Bey, Sedat Bey’in 600
Mercedes’ini kullanıyordu. İşareti üzerine bizim araç öne geçti. Ben
130-140′la gidiyordum. Susurluk’a varmadan önceki virajlara kadar böyle
gittik. Bir virajda Kocadağ bizi geçti birbirimizden koptuk.
Uçak
pistine benzeyen yola girdikten 500-600 metre önümüzde bir kaza gördük
Sedat Bey’in elbise kılıfını görünce onlar olduğunu anladım. Araçtan toz
çıkıyordu.Yangın tüpleriyle müdahale ettik. Şoför Abdulgani ağlamaya
başladı. Kocadağ’ı gördüm, öldüğü anlaşılıyordu. Özbay’ın elinin hareket
ettiğini gördüm, çektim çıkardım. Bayan yerdeydi, yaşıyordu. Sedat Bey
sıkışmıştı. Sedat Bey ve bayanı steyşın Renault’un arkasına yatırdık. Mehmet Özbay‘ı
ben aldım. Bir başka araç da Kocadağ’ı aldı. Hastahaneye gittik.
Bagajdan Sedat Bey’in çantasını Abdulgani aldı. İçinde 230 milyon lira
vardı. Çantayı hanımına verdik. Araçtan çıktığı söylenen silahları
görmedim. Mercedes’te bulunan 34 NUL 63 plakayı bilmiyorum. Genelde
değişik ve sahte plakalar kullanırız.”
Hayali Senaryolar
Susurluk kazasında ölenler arasında hayatlarını kaybedenler arasında bir de Gonca Us isimli bir genç kız da vardı. Bir kısım basın, olayları deşmeye devam ediyor ve Gonca Us
ile Boy hedefi yaptıkları kişileri birbirleriyle bulaştırma gayreti
içerisinde adeta birbirleriyle yarış ediyorlardı. Gazinocular Kıralı Ömer Lütfü Topal‘ın
öldürülmesi ile de kurulmak istenilen bağlantı, bu cinstendi. Bu olayla
ilgili olarak da, bir gazete haberinden şu satırları okuyoruz;
Zaman Gazetesi yazıyordu;
Susurluk kazasında Abdullah Çatlı ve Hüseyin Kocadağ ile birlikte hayatını kaybeden Gonca Us‘un, Ömer Lütfü Topal‘a ait Kuşadası’ndaki Onura Oteli Casinosu’nda “krupiye kız” olarak çalıştığı ortaya çıktı. Sedat Bucak, Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve Gonca Us, Susurluk kazası öncesi İzmir Princess Otel’den ayrıldıktan sonra Kuşadası’ndaki Onura Otel’de iki gün kalmışlardı. Yani bu dörtlü Susurluk kazasından önceki son geceyi de, Gonca Us‘un
krupiyer kız olarak çalıştığı Onura Otel’de geçirdi. Krupiye kız, canlı
kumar masasında kart dağıtmak görevini yapıyor. O tarihte Onura Otel’in
casino müdürü ise Sedat Bucak gibi Siverekli olan ve “Yaylı Mehmet” olarak bilinen Mehmet Akkanat’tı.
Dörtlünün
kaza öncesindeki “Onura Oteli” macerası Emniyet’ten Susurluk
Komisyonu’na gelen belgelerde şöyle geçti: “31 Ekim 1996 günü Emniyet
Müdürü Hüseyin Kocadağ’ın da bağlı bulunduğu kurumdan izin almaksızın
İzmir’e geldiği, Sayın Mehmet Ağar’ın da kızının tedavisi amacı ile aynı
otelde (İzmir Princess Otel) bulunduğu; ancak Mehmet Ağar ile hiç
görüşmedikleri, 1 Kasım 1996 günü de Princess Otel’den ayrılıp
Kuşadası’ndan Onura Otel’e geldikleri, burada iki gün kalarak 3 Kasım
1996 günü saat 15.30 sıralarında İstanbul’a gelmek üzere hep birlikte
hareket ettikleri…”
Onura, Otel’in ismi, bir başka olay sebebiyle de Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu kayıtlarına geçti. Ömer Lütfü Topal‘ın
eski avukatı Ekrem Marakoğlu, Komisyon’a verdiği ifadede, 1 Kasım
1995′te Kuşadası’nda meydana gelen bir olayın iç yüzünü anlattı.
O
tarihte Onura Otel’in casino müdürü olan Sami Şahin bölgede PKK adına
tahsilatçılık yaptığı ileri sürülen bir kişiyi öldürdü, bir DEP
milletvekilinin de yeğenini yaraladı. Olayla ilgilenmek üzere
Kuşadası’na giden Topal’ın avukatı Ekrem Marakoğlu, güvenliklerinin
tehlikede olduğunu görünce durumu Topal’a bildirdi. Topal, “İzmir’den
bir ekip gelecek, güvenliği sağlayacak.” dedi. Kısa bir süre sonra
İzmir’den gelen ekib’in başındaki kişi gelip Marakoğlunu bularak, “Ekrem
Marakoğlu siz misiniz, merak etmeyin güvenliğinizi biz sağlıyoruz.”
dedi. İşte bu kişi daha sonra kamuoyunun adını en çok duyacağı Özel
Timci Ercan Ersoy’du. Ercan Ersoy ve ekibi güvenliği sağlayınca, Sami
Şahin getirilip polise teslim edildi. Ersoy ve bir yüzbaşı, Sami
Şahin’in ifadesi alınırken de Emniyet’te görevlerini sürdürdü. Ercan
Ersoy’un Topal’ın casinoları ile olan ilişkisi bununla sınırlı değildi.
Ersoy, Antalya’daki Ofo Oteli Casinosu’nda da sık sık görülüyordu.
İddialara göre, İsrail ile yapılan eğitim programı çerçevesinde 1994
yılı içinde özel timcilerin eğitildiği Antalya’daki bir kampın
sorumluluğunu da Ercan Ersoy üstlenmişti. Bu kaza üzerine bir takım TV
kanalları, yeni haber ve senaryolar üretmeye başladılar. Gecenin bazı
görüntülerinde şu yorum ve yakıştırmalar yer alıyordu;
atv
Ali Kırca ile ana haberde ekrana Abdullah Çatlı ile Ömer Lütfü Topal‘ın ortağı olan ve halen Devlet Güvenlik Mahkemesi talimatıyla aranmakta olan Sami Hoştan‘ın (Arnavut Sami) bir düğününde aynı masada otururken çekilmiş fotograflarını yayınladı. Böylece bugüne kadar Abdullah Çatlı‘yla
ilgili en önemli fotograflar düğünlerden çıkmış oldu. atv’nin ortaya
çıkardığı bu düğün fotografı da Çatlı’nın Topal cinayeti zanlısı Arnavut
Sami ile yakınlığını ortaya koydu.
İnterstar
İnterstar televizyonu da dün akşamki ana haber bülteninde İsviçre’deki cezaevinde Abdullah Çatlı
ile aynı hücreyi paylaşmış bir kişi ekrana getirdi. Adını açıklamayan
ve ekrana tanınmamak için güneş gözlükleriyle çıkan eski mülteci,
Çatlı’ya ilişkin anılarını anlattı ve Çatlı’nın cezaevinde tuttuğu
günlükten bazı bölümleri yayınlattı. Çatlı’nın cezaevi notlarında
“Nijeryalı birinin çantasından çıkan eroin yüzünden tutuklandığını”
anlattığı görüldü.
(Çok saçma bir haberdir, hem güneş
gözlükleriyle ekrana çıkıyor, hem de Çatlı’ya iftira atmaktadır, peki
neden derseniz, eğer Çatlı uyuşturucu ticareti yapmışsa veya o işlere
karışmışsa, bunu günlüğüne not alır mı, böyle saçma şey nasıl düşünülür
veya bu iftiraya nasıl inanır bir aklı başında insan?! – Admin)
Kanal D
Özel Tim ve Abdullah Çatlı‘nın
bir sünnet düğününde çekilmiş fotograflarını yayınlayarak önemli bir
bağı kanıtlayan Kanal D, dün gece de aynı düğünde çekilmiş fotograflar
üzerinde durdu. Kanal D, düğününde bir masada özel timciler ile birlikte
oturan bir kişinin Haluk Kırcı olması ihtimali üzerinde durdu. Haluk Kırcı Bahçelievler katliamının önde gelen ismi olan ve Çatlı’nın yakın arkadaşı olarak gösterilmişti.
Görüntülü
medya; olayda devlet, emniyet ve mafya ilişkisi ispatlamaya çalışırken,
susurluk meselesi için ihbarlar yağmaya başlamıştı bile.
Abdullah Çatlı‘nın
mazisi, solun eski tüfekleri ile çömezlerinin kin, nefret ve
ihtiraslarını depreştirmişti. Buna “partizanlık” da karışınca; herkes
birbirini suçlar olmuştu.
(Kaynak: Teşkilat-ı Mahsusa’dan MİT’e ABDULLAH ÇATLI ve SUSURLUK DOSYASI – Prof. Dr. Gültekin URAL, sayfa 13-19)
Bir önceki yazımız olan Ermeni Joris'ten Çatlı'ya Kadar Düşündüklerimiz başlıklı makalemizde abdullah çatlı, asala ve çatlı hakkında bilgiler verilmektedir.
0 commentaires:
Post a Comment