12 Eylül'e Çatlı engeli
Susurluk’taki trafik kazasında hayatını
kaybeden Abdullah Çatlı’yla ilgili ortaya çıkan bir belge 12 Eylül
darbesinde yargının nasıl çalıştığını gözler önüne serdi.
Susurluk’taki trafik kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı’yla
ilgili ortaya çıkan bir belge 12 Eylül darbesinde yargının nasıl
çalıştığını gözler önüne serdi.
Susurluk’taki trafik kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı’yla
ilgili ortaya çıkan bir belge 12 Eylül darbesinde yargının nasıl
çalıştığını gözler önüne serdi. MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasından
hakkında Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’liyi öldürdüğü gerekçesiyle
tutuklama kararı verilen ancak İsviçre’ye kaçan Çatlı ile ilgili dönemin
Adalet Bakanlığı’nın çok ilginç bir adım attığı ortaya çıktı. Cinayetle
suçlanan ancak siyasi suçtan tutuklama kararı verilmesi nedeniyle
İsviçre’nin iade etmediği Çatlı için Sıkıyönetim Askeri Savcılığı’na
yazı yazan Bakanlığın, Çatlı’nın İsviçre’den iadesinin yapılabilmesi
içinmahkemeye sevk maddesinin değiştirilmesini istediği anlaşıldı.
İlginç belge, geçtiğimiz günlerde Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet
Savcılığı’nın açtığı 12 Eylül dava dosyasına girdi.
İSVİÇRE ŞAŞKIN
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasında yargılama yapılırken iddianamede
765 Sayılı TCK’nın 149, 168, 146 ve diğer bir kısımmaddelerden
sanıkların cezalandırılması isteniyordu.Hakkında dava açılan, ancak
firari olan kişilerin bazıları yurtdışında olduğundan, iddianamedeki
suçlar da siyasi suçlar olması nedeniyle davası devameden suçlar siyasi
suçlardan çıkarılarak sevk maddeleri 313, 314, 448, 454 maddeleri
şeklinde değiştirildi. Bundan sonra yurtdışına kaçan kişilerin iade
talebi yapıldı. İddianamede yapılan değişikliğin perde arkasını Adalet
Bakanlığı’nın Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı’na
gönderdiği belge deşifre etti.
Belgede Çatlı’nın 9 Ekim 1978’de Bahçelievler’de 7 kişiyi öldürmek
suretiyle Türk Ceza Kanunu’nun 1469/2.Maddesi’ne muhalefetten sanık
olduğu ve 1 numaralı Askeri Mahkeme’nin 4Mart 1982 tarihli gıyabi
tutuklama kararı verdiği vurgulandı. İsviçre polisinin Çatlı’yı
yakaladığı ve sadece pasaport sahtekarlığı suçundan tutukladığı ve daha
sonra serbest bıraktığı ifade edilen belgede, Çatlı’nın kuvvetle
muhtemel İsviçre’de olduğu kaydediliyor. İsviçre’nin talebe rağmen
Çatlı’yı iade etmediği belirtilen belgede, gerekçe şu şekilde
aktarılıyor: “Çatlı’nın işlediği suç adamöldürme tanımına girmekle
birlikte, TCK’nın 149/2’nci maddesini ihlalden tutuklama kararı
çıkarıldığı hayretlemüşahede edilmiştir. Bir taraftan olayların
gelişiminde Çatlı’nın diğer suç ortakları ile birlikte eve girip 7
kişiyi öldürdüğü belirtiliyor sonra da devlete karşı halkı kışkırtma
suçunda yargılanması isteniyor.”
İsim benzerliği yüzünden 9 ay yattı
12 Eylül askeri darbesi döneminde Adana’da avukatlık yapan Şahin
Vural Atal, fiziki ve manevi işkencelerin yanı sıra hukuk kurallarının
da ayaklar altına alındığını söyledi. Atal, avukatlığını yaptığı Mehmet
Demir’in 250 sanıklı Dev-Yol davasında yargılanan bir sanığa isim
benzerliği sebebiyle tutuklandığını belirtti. Demir’in 9 ay hapis
yattığını anlatan Aral, “Mahkeme başkanı sanığa ‘neden tutuklu olduğunu’
sordu. ‘Bilmiyorum’ dedi. Biz şahsın isim benzerliğinden tutuklandığını
söyledik. İlk duruşmada beraatına karar verildi. Ama 9 ay boyunca
mahkemeye sunduğumuz ëtahliye talebi’ dilekçeleri hiç dikkate alınmadı.
Şahıs boşu boşuna yattı. Ülkede hukuk böyle çiğnendi” ifadelerini
kullandı.
ESRAR YAKALAYAN POLİSE GÖZALTI
Kahramanmaraş’ta 16 polisin yargılandığı Polis İntikam Tugayı (PİT)
davasının avukatlığını da yapan Atal, şöyle devam etti:
“Kahramanmaraş’ta lüks bir aracın bagajında 6 adet uzun namlulu silah ve
yüklü miktarda esrar ele geçirildi. Polis 1 kişiyi gözaltına aldı. Kısa
süre sonra bir yüzbaşı ve askerler gelip silaha ve esrarlara el koyup,
şahsı alan 4 polisi götürdü. Polisler bir daha geri gelmedi.
Arkadaşlarını sormaya giden her polis askerler tarafından gözaltına
alındı. 16 polis üç ay nezarethanede tutuldu. Kamuoyunda PİT olarak
bilinen davanın sanıkları eşleri karşılarına getirilip, üstleri soyuldu.
İfadeleri işkence altında alınıp, imzalatıldı. Biz duruşmada bu yönde
savunma yaptık. Ama mahkeme başkanı ‘sen Türk askerlerine işkenceci
diyemezsin’ diye beni azarladı. Dava sonunda 16 polis beraat etti.
Göreve iadeleri için Danıştay karar verdi. Fakat Bülent Ulusu hükümeti
bunlardan hiçbirini işe almadı.”
0 commentaires:
Post a Comment