Ergenekon Terör Örgütü’nün karakutusu Tuncay Güney, 2001 yılında
polis şefi Adil Serdar Saçan’a verdiği ifadede Ergenekon Örgütü’nün
çekirdek kadrosunun kimlerden oluştuğunu açıkladı. Güney’in verdiği tüm
isimler emekli general ve paşalar. Ergenekon’un 12 kişilik eyin takımı
olduğunu iddia eden Tuncay Güney bu isimlerden şöyle açıkladı:
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Ogeneral İsmail Hakkı Karadayı,
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necip Torumtay,
Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman,
Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Rasim Betir,
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Güven Erkaya,
Emekli Tümgeneral Nejat Müldür,
Emekli Tümgeneral Osman Özbek,
Emekli Tuğgeneral Engin Hoş,
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük.
Maraş olaylarının perde arkası
12 Eylül darbesi için zemin oluşturan en önemli olay
kanlı Maraş olaylarıydı. Türkiye’nin en kanlı bu yarasının perde arkası
oldukça ilginç.
Türkiye’yi sıkıyönetime götüren viraj: Maraş olayları
Türkiye’yi sıkıyönetime götüren, 12 Eylül ihtilalinin yolunu açan
Maraş olaylarının üzerinden 30 yıl geçti. Sağ-sol ve Alevi-Sünni
çatışması olarak lanse edilen olayların sis perdesi, son yıllarda
aralanmaya başladı.
111 kişinin hayatını kaybettiği kanlı tertibin faiili kimdi, fitili
kim ateşledi? Bu soruyla ilgili en ciddi cevap, 2006 yılında eski
başbakanlardan Bülent Ecevit’in arşivinden çıktı. Merhum Ecevit’in
1979′dan beri sakladığı belgeye göre, Maraş katliamı MİT görevlilerince
planlanmıştı. Üzerinde ‘çok ciddi bir kaynaktan verilmiştir’ notu
düşülen belgede şu ifadeler yer alıyordu: “CHP iktidarı devraldıktan
sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas, Maraş) çıkacağına dair
1-2 ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve
mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa,
olayın yaratılmasında en etkin rol oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş
olayı MİT’ten… müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. MİT olayın
içinde olmasaydı, Maraş’tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve
olayın zuhur etmesine meydan vermezdi.”
Türkiye’nin son 30 yılı adeta provokasyonların tarihi gibi. Oyuncular
farklı olsa da aynı film, onlarca kez vizyona sokuldu. Faili meçhul
cinayetler ve tırmandırılan terör, olağanüstü hal vb. uygulamalara kapı
araladı. 1980 darbesinin yolunu açan en önemli unsur 1978′de ilan edilen
sıkıyönetim oldu. Yüzlerce faili meçhul cinayetin işlendiği karanlık
dönemin finali Kahramanmaraş olayları oldu. 19-26 Aralık 1978 tarihleri
arasında çıkan olaylarda onlarca insan hayatını kaybetti. Provokasyonun
kıvılcımı bir sinema salonunda çakıldı. Maraş olayları, Stalin zulmünden
kaçan Kırım Türklerinin anlatıldığı bir gösterim sırasında başladı.
Cüneyt Arkın ve Oya Aydoğan’ın başrol oynadığı ‘Güneş Ne Zaman Doğacak’
adlı film, Maraş Çiçek Sineması’nda gösterime girdi. Filmin şehre
getirilmesine Ülkücü Gençlik Derneği öncülük etmişti. 19 Aralık günü
20.00 seansının sonuna doğru sinema salonunda bomba patladı. Ülkücülerin
yoğunlukta olduğu sinemaya atılan bomba ile aylardır altyapısı
hazırlanan provokasyonun fitili de ateşlenmiş oldu. “Bombayı solcular
attı.” söylentisi şehrin her tarafına yayıldı. 20 Aralık’ta bu kez
Alevilerin gittiği Akın Kıraathanesi’ne bomba atıldı. İtinayla
alevlendirilen provokasyon 23 Aralık’ta kitlesel olaylara dönüştü. 111
kişi öldü, binin üzerinde insan yaralandı. 552 ev ve 289 işyeri tahrip
edildi. 26 Aralık’ta Maraş’ın da içinde bulunduğu 13 ilde sıkıyönetim
ilan edildi.
Aydınlatılamadığı için vicdan azabı çekiyorum
Olaylardan sonra İçişleri Bakanlığı’na atanan Hasan Fehmi Güneş:
Maraş olayları büyük bir tertipti. Planlama sonucu gerçekleşmişti. Ben
olaydan sonra göreve geldim. Bu olayı ortaya çıkarmak için, bakanlık
dahilinde bütün imkânlar seferber edildi. Olayı açığa çıkarmak için her
şey yapıldı. Ancak buna rağmen, ben de yeterli aydınlatma olmadığı
kanısındayım. Olayın perde arkası ve tertipleyicileri ile ilgili bir
devlet görevlisi olarak ben de vicdan azabı çekmekteyim.
Ankara 78′liler Derneği Başkanı Ruşen Sümbüloğlu: Maraş katliamı,
darbe düzeninin Türkiye’yi 12 Eylül darbesine götüren en kanlı
provokasyon. O dönemde gündemde olan kontrgerilla yapılanması bu eylemde
aktif rol aldı. Bugün 30 yaşına gelmiş darbe düzeninin bu gayri meşru
çocuğundan hâlâ hesap sorulmamış olması utançtır. Malatya, Sivas, Çorum
gibi diğer tüm olaylar da darbe düzeninin ülkeyi faşist iktidara götürme
yolunda uygulamaya soktuğu kanlı tertiplerdir.
Gizli servislerdeki arşiv belgeleri açıklanmalı
Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Fevzi Gümüş:
Tertipleyenlerin asıl amacı, 12 Eylül askerî darbesine zemin hazırlamak
için halklar ve inançlar bahçesi olan Maraş’ta Alevi, solcu, demokrat
insanları kıyıma uğratıp, sağ kalanları ise baskı altına alarak göçe
zorlamaktı. Başarılı olan bu senaryonun, CIA’dan ve onun yönlendirdiği
devlet içindeki derin güçlerinden icazet alınmadan yapılması mümkün
değildi. Türkiye, geçmişindeki bu utancı temizlemek, geleceğini de
aydınlatmak zorunda. Bunun çözümü katliamın, gizli servislerdeki arşiv
belgelerinin açıklanması, gerçek suçluların yargılanması ve başta
Aleviler olmak üzere tüm demokratik kamuoyundan özür dilenmesi.
Olaylar, 12 Eylül’e giden en önemli dönemeçti
Olayın tanıklarından Ökkeş Şendiller: Hükümet ve yönetimin ciddi
ihmali var. Aynı zamanda kastı var. Olayların üstünün örtülmesi ve
kapatılması da söz konusu. Maraş olayları 12 Eylül darbesine giden en
önemli dönemeçti. Bu olay üzerine sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetimle
birlikte olaylar durmadı, daha da arttı. Tezgâhlanan olay,
tertipleyenlerin bile hayal edemeyeceği bir noktaya geldi. 2 yıl önce
dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in arşivinden çıkan belgenin açıklığa
kavuşturulması lazım. Orada açık açık olayın MİT tarafından
tezgâhlandığı yazıyor. Dönemin MİT müsteşarı askerdi. Bu konuda MİT,
Genelkurmay, Emniyet ve hükümet zan altında.
1980 darbesine götüren provokasyonlar
16 Mart 1978′de İstanbul Üniversitesi’nin önünde bomba patlatıldı, 7 öğrenci öldü, 47 kişi yaralandı.
24 Mart 1978′de Ankara’da savcı Doğan Öz öldürüldü. Öz, Başbakan
Bülent Ecevit’in talimatıyla kontrgerilla konusunu araştırıyordu.
17 Nisan 1978′de Malatya Belediye Başkanı Hamid Fendoğlu (Hamido),
evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucunda hayatını kaybetti.
11 Temmuz 1978′de Ankara’da Doçent Bedrettin Cömert öldürüldü.
10 Ağustos 1978′de Ankara’nın Balgat semtinde kahvehane tarandı. 5 kişi öldü, 14 kişi yaralandı.
Eylül 1978′de Ankara Ulubey Mahallesi’nde taranan kahvehanede 2 kişi öldü.
8 Ekim 1978′de Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrenci öldürüldü.
20 Ekim 1978′de Prof. Bedri Karafakioğlu öldürüldü.
18 Aralık 1978′de Adana’da TMMOB Başkanı Akın Özdemir suikasta uğradı.
1 Şubat 1979′da Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi öldürüldü.
16 Mayıs 1979′da Ankara Piyangotepe’de kahvehane taranması sonucu 7 kişi hayatını kaybetti.
28 Eylül 1979′da Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul öldürüldü.
27 Ekim 1979′de İstanbul Bayrampaşa’da kahvehane tarandı, 6 kişi can verdi.
20 Kasım 1979′da Prof. Y. Ümit Doğanay öldürüldü.
28 Kasım 1979′da Kayseri’de kahvehane tarandı, 5 kişi hayatını kaybetti.
7 Aralık 1979′da Prof. C. Orhan Tütengil öldürüldü.
16 Aralık 1979′da İstanbul Beşiktaş’ta kahvehaneye bomba atıldı, 5 kişi katledildi.
27 Mayıs 1980′de MHP’li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak faili meçhul bir suikasta uğradı.
Mayıs ve temmuzdaki Çorum olaylarında 57 kişi öldü.
22 Temmuz 1980′de DİSK ve Maden İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler öldürüldü.
0 commentaires:
Post a Comment