Emine Şenlikoğlu’yla Bugün Gazetesi’nden Seda Şimşek röportaj yaptı:
Emine Şenlikoğlu yaptığı açıklamalarla zaman zaman büyük tepkiler
çekti. Özellikle 28 Şubat sürecinde çarşafıyla televizyon ekranlarında
sık sık görmeye alışmıştık onu. Uzun bir süredir ise sessizdi.
28 Şubat sürecinin önemli aktörlerinden Fadime Şahin’den Ergenekon
Davası’nın kilit isimlerinden Tuncay Güney’e kadar uzanan ilginç bir
çevresi var. Hem bu ilişkileri hem de CHP’nin çarşaf açılımını konuşmak
için kapısını çaldık. Çalan bir telefon röportajın kaderini de
belirledi. “Bizim çocuğumuz gibiydi” dediği Güney’in o dönem
anlattıklarına hiç inanmamış, gençliğine, hayal gücüne vermiş. Ergenekon
Soruşturması ile birlikte ortaya çıkanlar karşısında ise şaşkın,
“Tuncay, düşman sayfasında değil, dost sayfasında da ünlemlerle duruyor.
Nereye koyacağımı bilmiyorum” diyor.
TUNCAY GÜNEY BİZİM ÇOCUĞUMUZ GİBİYDİ
70′in üzerinde kitabınız var, niye 20 yaşına kadar ilkokula gidemediniz?
Annem, babam okutmayınca, ‘beni ben okutayım’ diye düşündüm. Okumamak
büyük bir cehalet bana göre, o yüzden okumayı düşündüm. İlkokulu
okuduktan sonra ortaokula gidecektim, fakat o dönem tesettürümden dolayı
dışarıdan da imtihana giremedim. Ancak, 40 yaşından sonra girebildim.
İslam’a ne zaman ilgi duydunuz?
Ben İslam’ı çok zor buldum. Bir dönem, 6 ay kadar dinsiz olmakla
karşı karşıya kaldım. Çok korkunç bir 6 ay geçirdim. Çektiğimi bir Allah
bir ben bilirim. Karar verememek. İnsan inansa inanamıyor, inkâr etse
inkâr edemiyor. Kıl payı kurtuldum
Neden İslam’ı çok zor buldunuz?
O zamana kadar başı örtülü olup da çok yanlışları olan kadınları
İslam’a mâl ediyordum. Cahilliğimden her başı örtülüye, her namaz kılana
İslam diye baktım. Onların hataları yüzünden ben dinsiz oluyordum, kıl
payı kurtuldum. Kaç yaşında Kur’an Kursu’na gittiniz? 23 yaşından sonra
gittim. Ben besmele çekmesini bile bilemezdim. Annem, babam bu konuda
bana hiçbir eğitim vermemişti.
23 yaşına kadar başınız açık mıydı?
Öyle tam da açık değildim. Ama bilinçsizdim.
Kaç yaşında tesettürlü oldunuz?
23 yaşından sonra. Devlet garanti versin.
Bu sırada telefon çalıyor. Yeğeni telefonla arayanın Tuncay Güney
olduğunu söylüyor. Şenlikoğlu telefonu alıyor ve Güney ile konuşmaya
başlıyor. Güney’e “Şu günlerde en çok seni merak ediyorum. Senin
İslam’dan çıkmış olduğuna inanamıyorum” diyor. Kamuoyunda 1 numara ve 2
numaranın kim olduğuna yönelik oluşan merakı da Güney’e anlatıyor ve “1
numaranın, 2 numaranın kim olduğunu açıkla da şu millet rahat etsin”
diyor. Bize, Güney’in, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bana korunacağım
garantisini versin açıklayacağım” karşılığını verdiğini aktarıyor.
Şenlikoğlu, Güney’e “MİT’e çalışıyorsan bunu açık açık söyle”
tavsiyesinde bulunuyor. “Her ne kadar hahamım desen de insansın, hadi
Allah’a emanet ol” diyerek telefonu kapatıyor. Şenlikoğlu telefonu
kapatır kapatmaz soruyoruz:
Devlet onun arkasında imajı var, arkasında değil mi?
Değil tabii. Kıyamet kopuyor, sizin haberiniz yoktur.
Tuncay Güney’i ne zamandan beri tanıyorsunuz?
Tuncay Güney’i ben gençlik çağlarından, yani 18 yaşından beri tanıyorum.
Tuncay Güney
Nasıl tanıştınız?
“Senin hayranınım ben Emine Hanım” diye kendisi geldi bize, sonra
sürekli geldi. Bütün kitaplarımı alır, ilk okuyanlardandı. Bize fikirler
soruyordu, konuşuyorduk. Konuşmalarımızda daha sonları büyük büyük
laflar etmeye başladı. İnanamadık söylediklerine. O anlattı ben
inanmadım
Neler anlatıyordu?
Tuncay Güney, bana çok şeyler anlatmak istemiş ama, ben ona inanıp da
onu dinlemedim. “Emine Abla, beni dinleyin” diyordu çocuk. Bir gün
geliyordu “Şu generalle görüştüm”, başka bir gün geliyordu “Kuzey Irak’a
PKK Kampı’na haber yapmaya gittim”, başka bir gün, “Orgeneralle
konuştum, tümgeneralle konuştum, albayla konuştum” diyordu. Ben çok genç
olduğu için “General seninle niye görüşsün, bacak kadar çocuksun”
diyordum. Oturuyorlar, konuşuyorlar, sohbet ediyorlar, yemek yiyorlar.
Her tarafa girip çıkıyor. Sözlerimi okursa kusura bakmasın, hep “Bu
çocuk atıyor” diye düşünüyordum.
Size yaşadıklarını anlatıyor muydu?
Evet, mesela, bir ara büyük bir cemaate girmiş, orada kendisine
“casus” dedikleri için çok üzüntülüydü. “Bu Müslümanlar niye beni
anlamıyorlar? Niye bana hakaret ediyorlar?” diye geldi dert yandı. Ama,
inanın ben onun büyük ihtimalle MİT görevlisi olduğunu şimdi şimdi
anlıyorum. Beyim, “Bu çocuk ya bir casus ya MİT görevlisi. Ama, ne
olursa olsun temiz bir çocuk” demişti.
BEN YANDIM BARİ KIZ YANMASIN DEYİP BOŞANDI
Askere gitmesiyle ilgili bir bilginiz var mı?
Askere gitti. Kısa süre askerlik yaptı, geldi. Hatta beyim “Ya, bu ne
çabuk askerlik yaptı” dedi. Sonra bir gün evlendi geldi, kapalı bir
kızla evlenmişti.
Siz mi evlendirdiniz?
Ben evlendirmedim. Kapalı bir kızla geldi, kız bana “Tuncay’ı nasıl tanırsınız?” diye sordu. Ben “iyi tanırım” dedim.
Eşcinsel olduğu iddialarıyla ilgili eşinden şikayet duydunuz mu?
Hayır. Kendisine “eşcinsel” dedikleri vakit, çok ağlayıp, üzülürdü.
“Çalıştığım yerlerde, ben zina yapmıyorum, onların kızlarıyla,
karılarıyla düşüp kalkmıyorum diye beni eşcinsel zannediyorlar. Halbuki,
ben dini inancımdan dolayı yapmıyorum” diye serzenişte bulunuyordu.
Eşinden niye ayrıldı?
“Ben zaten yanmışım. Bir genç kadının hayatını da mahvetmeyeyim” diye
ABD’ye gidince boşanmak zorunda kalmış. Tuncay’dan da aşağı yukarı buna
benzer şeyler duydum.
GAZETEDE İŞ BULDUM
Eşcinsel olduğu için askerliğini yapmadığı iddiaları var.
Bunu kullanmış olabilir. Çok parlak bir çocuktu. Tipi filan
yerindeydi. Ama, eğer varsa böyle bir rapor, “Ben böyleyim” diyerek bir
rapor uydurmuş olabilir. Ürktüğü bir şeydi.
Güney’in dikkatinizi çeken herhangi bir davranışı olmadı mı?
Hem çok çalışkandı hem de hafızası çok güçlü. Niye her yere giriyor çıkıyor diye düşünüyordum.
Çok zeki olduğu kanaatine nereden vardınız?
Bütün olayları aklında tutuyordu, herkesi tanıyordu, herkesin her
şeyini biliyordu. Çok evrakları, belgeleri vardı. Hatta bir gün geldi
“Öyle bir haber yapacağım ki Türkiye yerinden oynayacak” dedi. Hakikaten
o dönemde çok büyük bir haber yaptı, ortaya şaşılacak belgeler
çıkarttı. “Bu belgelere nasıl ulaşıyor? Büyük, güçlü gazetecilik demek
ki böyle” dedim kendi kendime.
Bir işi var mıydı?
Ona Sabah Gazetesi’nde işi bile ben bulmuşum. İş arıyordu. Bizi seven
bir polis Sabah gazetesinde birisinin korumasıydı. “Sabah Gazetesi’nde
iş var mı diye bakar mısın” demişiz. O da oradan Sabah Gazetesi’ne
girdi. Bizim çocuğumuz gibiydi o. Biz onunla çok candandık.
VELİ KÜÇÜK SÖYLEDİKLERİNİ YUTMUŞ
Veli Küçük’ü tanıyor musunuz?
Hayır, ben hiç tanımıyorum. Veli Küçük ismini ben ondan duydum, çok
da şaşırdım. Bir gün “Veli Küçük’le bugün yemekteydik” dedi. “Sen kimsin
de seninle yemekte olacak bu adam” dedim. Aslında benimle dertleşmek de
istiyordu. Çocuğu onlarla beraber olduğuna inanamadığım için
dinlemedim.
Veli Küçük, Güney’in kendisiyle arasını iyi tutmak için bilgiler getirdiğini, ama itibar edilecek bilgiler olmadığını söylüyor. Ama, yutmuş. Veli Küçük onu yutmuş yani. Ülkemiz adına böyle güçlü, planlı çalıştıysa da tebrik edilmesi lazım bu çocuğun.
Veli Küçük, Güney’in kendisiyle arasını iyi tutmak için bilgiler getirdiğini, ama itibar edilecek bilgiler olmadığını söylüyor. Ama, yutmuş. Veli Küçük onu yutmuş yani. Ülkemiz adına böyle güçlü, planlı çalıştıysa da tebrik edilmesi lazım bu çocuğun.
Size hiç hangi konular üzerine çalıştığını anlattı mı?
“Öyle bir bomba patlatacağım ki, tarih yazacak” diyordu. Ben hiç
inanmadığım için “Ne patlatacaksın” demiyordum. Ama, onun çok çalışması,
herkesi çok iyi tanıması dikkatimi çekiyordu.
Araba çaldığı için yakalanıyor.
Tuncay Güney çok onurlu bir çocuktur, araba çalmaz.
Şimdi “Müslüman değilim, hahamım” diyor.
Doğrusu inanamıyorum onun haham olduğuna. İnsanların ne olacağı belli
olmuyor. Ben artık şaşırmıyorum insanlara, kuldur bozulabilir şerhi
düşüyorum.
Hâlâ görüşüyorsunuz.
Evet, görüşüyorum. Ben herkesle görüşürüm. Tuncay, düşman sayfasında
değil, dost sayfasında da ünlemlerle duruyor. Şaşkınım yani. Nereye
koyacağımı bilmiyorum.
MİT’le bağlantısı olduğuna inanıyor musunuz?
Önceleri değil ama şimdi inanıyorum MİT’e çalıştığına.
ERGENEKON TEHDİT EDİYOR
Ergenekon Davası’ndaki şüpheliler arasında tanıdığınız biri var mı?
Medyadan tanıdıklarım var.
Ergenekon Davası’na nasıl bakıyorsunuz?
Bence en az 2 bin kişi yok ortada. Bana da Ergenekoncular’dan tehdit
mailleri geldi. “Size savaş açtık, yakında başlatacağız. Hepinizi
öldüreceğiz” diye mailler, tehditler geliyor. Savcılığa suç duyurusunda
bulunacağım, vaktim yok.
Ergenekon Davası sizin için ne ifade ediyor?
Bence, sadece Müslümanları hedef alan, dış güçler tarafından da beslenen bir terör örgütü.
FADİME’Yİ KURTARDIM
Fadime Şahin’i de tanıyorsunuz.
Tanıyorum, çok temiz bir kız. Oyuna geldi, ama asla bilerek, planlı
değil. Çok kötü günler yaşadı. Kaç defa intihara teşebbüs etti. Günlerce
intihar etmesin diye başında bekledim.
Fadime Şahin’le şu an görüşüyor musunuz?
2-3 senedir nerede olduğunu bile bilmiyorum. Şu anda belki
dinsizleşti, belki aklını oynattı. Mutlu olması mümkün değil.
Televizyonda her Fadime Şahin lafı çıktığında hüngür hüngür ağlayan bir
kızdır. Müslüm Gündüz’ün zinası kanunda suç mu ki 28 Şubat oldu? Kız
tecavüze uğradı, bunu artık insanlık anlasın.
Şahin kullanıldı mı?
Tabii ki kullandılar. Kendi oluşturdukları karanlık dünyayı halkın
gözünde ört bas edebilmek için bir malzeme lazımdı, kullandılar.
Tuncay Güney’in geleceğinin de Fadime Şahin gibi olabileceğine dair bir endişeniz var mı?
Yapmak isterlerse yaparlar. Güney için net bir şey söyleyemiyorum.
Bizim tarafımıza dürüst göründü, dürüst değil mi bunu bilemem. Ama,
Fadime öyle değil. Çok dürüst bir kızdır.
0 commentaires:
Post a Comment