Oğlu 'Yeşil'in öldüğüne inanmıyor!
JİTEM tetikçisi Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ın hiç yayınlanmamış resimleri ortaya çıktı. Oğlu Murat Yıldırım kitap yazarak babası Mahmut Yıldırımın hikayesini anlattı.
KOD ADI YEŞİL
1996R'dan beri haber alınamayan JİTEM tetikçisi 'Yeşil' kod adlı
Mahmut Yıldırım'ın hiç yayınlanmamış resimleri ortaya çıktı. Oğlu Murat
Yıldırım kitap yazarak babasının hikayesini anlattı.
Derin devletin 'kara kutusu YEŞiL'in albümü ve sırları
Susurluk kazasının ardından ondan haber alan olmadı. Birçok faili
meçhul cinayetin tetikçisi olarak gösterildi. Kamuoyu tek bir
fotoğrafını gördü. Oğlu Murat Yıldırım, yazdığı kitapta babasını
anlattı.
Terminatör, sakallı, savaşçı, emmi gibi değişik lakapları vardı, ama
Türkiye O'nu daha çok "Yeşil" olarak tanıdı. Yeşil denmesinin nedeni,
gözlerinin rengi değildi. Çünkü o kahverengi gözlere sahipti.
Operasyonlarda PKK'lı gibi giyinen Mahmut Yıldırım, güvenlik
görevlilerince ayırt edilebilmek için "yeşil fular" takıyordu.
Musa Anter, Cem Ersever, Tank Ümit ve Behçet Cantürk başta olmak
üzere birçok faili meçhul cinayette "zanlı" olarak isminden söz edildi.
Mehmet Ali Birand gibi birçok ünlüye suikast planlayanlar arasında ismi
sayıldı.
Gerçekler gün ışığına çıkarılamadı ama MİT, JİTEM ve Emniyet için bir
dönem çok önemli "operasyon elemanı" olduğu konusunda hiçbir tereddüt
yok. O yönü, Yeşili devletin "kara kutusu" yapmaya yetiyor. Uzun süredir
de kayıp.
Hafızalara kazınan tek görüntüsü ise sakallı vesikalık resmidir.
Yeşil'le ilgili ne zaman haber yapılsa, o fotoğraf arşivden çıkarılır.
Yıllar sonra suskunluğunu bozan oğlu Murat Yıldırım, Yeşil'i anlatan bir
kitap yazdı. Yeşil'e ait tam 21 fotoğraf kullanıldığı kitap TİMAŞ
Yayınlan tarafından önümüzdeki hafta piyasaya sunulacak.
Çatlı'yı Türkeş kovdu
Murat Yıldırım, babasını "devlet adına yurt içi ve yurt dışında gizli
operasyonlara katılmış bir savaşçı" olarak tanımlıyor. Susurluk ve
Ergenekon sürecinde "derin devlet" tartışmasıyla gündeme gelen tüm
ünlülerle neredeyse tanışıklığının bulunduğunu anlatıyor.
Yeşil, Susurluk kazasından önce Abdullah Çatlı için şu görüşte:
"Ülkücü camiada reislik şimdilik ayağa düştü. Çatlı ile yüz yüze bir iki
defa görüştüm. Pek birbirimize ısınamadık. Ayrı dünyaların
insanlarıyız. Çatlı menfaat temin edebileceği kim olursa onunla
işbirliği yapar. Türkeş camiadan kovdu onu resmen. Onun hayatta en
korktuğu adam Türkeş'tir."
Türkeş'ten 'Deli Oğlan'a tavsiye
Yeşil, Alpaslan Türkeş'le de tanışıyormuş. Türkeş, devlet tarafından
operasyonlarda kullanıldığını öğrenince bir gün "deli oğlan" diye hitap
ettiği Yeşil'e şu tavsiyede bulunmuş: "Bu işlere karışma, PKK devletin
işi, ne yaparlarsa yapsınlar, ben komünistlerden fazla ceza yedim. Siz
hazır olun, bu görev ne zaman bize verilirse, o zaman yaparız." Oğlu,
babasının bu tavsiyeye uymadığını, ancak Türkeş ne zaman Elazığ'a
gelirse mutlaka kendini aradığını belirtiyor.
Askerde devşirildi
Murat Yıldırım, babasının 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı'na
katıldığı dönemde "devlet için çalış" teklifi aldığını belirterek,
askerlik sonra MİT'te göreve başladığını anlatıyor: "O yıllarda sol
örgütler ve Akıncılar diye tanımlanan gruplar içerisinde istihbarı
faaliyetler yaptığı biliniyor."
Cem Ersever'le de MİT'te istihbarat elemanı olarak görev yaptığı
dönemde tanışmışlar. Ona göre, itirafçılar Alaattin Kanat, Hogir kod
isimli Cemil Işık ve Mesut Mehmetoğlu, Yeşil tarafından ikna edilerek
dağdan indirildi. Sonrasına ilişkin tespiti ise şöyle: "Devlet için
çalışacak duruma getirir ve birçok faydalı çalışmayı organize ederdi."
Eymür hayata döndürdü
Oğlunun şu cümlelerinden Yeşilin 1994 yılında MİT ve JİTEM'den
tasfiye edildiğini anlıyoruz: "1994 yılında karar alıyorlar ve bizi
ailece Ankara'ya gönderiyorlar. Babam 1 yıl hiç dışarı çıkmadı. Ondan
sonra Mehmet Eymür'le ilişkiye girdi. Yurtdışı operasyonlara
gönderiyorlardı. Eymür'e 'baba' derdi. Eymür olmasaydı belki Ankara'ya
döndükten sonra çalışmayacaktı."
Doğu ve Güneydoğu'dan çıkartılırken Yeşil'e 300 bin mark para
verilmiş. Onunla Ankara'da iki daire satın almışlar. Bir de 1993 model
Opel Vectra ve Renault marka iki araba...
Yeşil'in tanıştığı isimlerden biri de Edime Emniyet Müdürü Hanifi
Avcı. Susurluk'tan sonra Yeşil'e yönelik suçlayıcı ifadelerine tepki
gösteren oğlu, Avcıya şöyle sesleniyor: "Madem bunları biliyordun ve
inanarak söylüyordun, Diyarbakır emniyetindeyken niye tutuklamadın
Yeşil'i?"
Derin hesaplaşma
Kitapta Yeşil'in PKK kadar Susurluk ekibiyle de çatışma halinde
olduğunu gözlemliyoruz. Oğlu Murat, isim vermeden Tansu Çiller'in
"Devlet için kurşun yiyen de atan da bir" sözüne tepki göstererek, şöyle
diyor: "Yeşil hem örgütle hem Susurluk ekibiyle mücadele etti."
Yeşil'in öldürdüğü iddia edilen Behçet Cantürk, MİT'çi Tank Ümit,
İranlı Asker Si-mitko ve Lazlum Esmaeli'nin de Susurluk ekibi tarafından
ortadan kaldırıldığını düşünüyor. Cantürk'ün PKK ile mücadele
kapsamında değil uyuşturucu kaçakçılığı yapan diğer işadamlarına gözdağı
vermek, Ümit ve iki İranlı'nın da aleyhlerine bilgi toplayarak MİT'e
sızdırdığı gerekçesiyle Susurluk çetesi tarafından katledildiğini iddia
ediyor. Hatta Yeşil, uyuşturucu trafiğine kanşmasından dolayı Abdullah
Çatlı'yı şöyle uyarmış: "Ülkücüleri bu işlere karıştırma. Sonra dava
büyük zarar görür."
Arnavut Sami bozdu
Murat Yıldırana göre, babası Yeşil ile Susurluk ekibi arasındaki
kavga "Arnavut Sami" lakaplı ve şimdi Ergenekon sanığı olan Sami Hoştan
yüzünden başlamış. Bir gün Yeşil, Sami Hoştan hakkında bilgi toplamaya
başlamış, çok güvendiği arkadaşı Enver Tok-taş'a sormuş, o da, "Arnavut
Sami Dev Sol'la da PKK'yla da iç içedir" demiş.
Bir süre sonra Abdullah Çatlı aramış Yeşil'i: "Arnavut Sami yanımda, sen bu adamı niye soruyorsun?"
Yeşil: "Senin yanında olması benim sormama mani hal mi?"
Çatlı: "Bak o en üst düzey istihbarat birimleriyle beraber çalışıyor.
Sen şimdi iddia edeceksin eroin işi yapıyor, he yapıyor, kanunla
yapıyor, bir ara sen Yalçın'a da çamur atmışsın, tamam yapıyoruz ama
öyle büyük çaplı değil."
Yeşil: "Sen Ülkücü adamsın, senin eroinden çok uzak olman lazım.
Herkes bunu yapar ama Ülkücü eroin işi yapmaz, yanlış yapıyorsun."
Bu diyalogun ardından Haluk Kırcı aramış bu kez Yeşili: "Korkut Eken
ağabeyle konuştuk, değerlendirdik, Sami vatanını seven biridir." Bu
görüşmeden sonra ipler kopmuş.
Yeşil alarmı
Murat Yıldırım'ın aktardıklarına göre; bu görüşmelerden sonra Korkut
Eken, İbrahim Şahin'i arayıp uyarıyor: "Yeşil, Arnavut'un peşindeymiş.
İndirdi, indirecek, sen kendine dikkat et."
Bu görüşmeden Şahin, Yeşil'i arayıp, böyle bir planı olup olmadığını
sorunca, Yeşil, "Olur mu öyle şey" diyor. Ama İbrahim Şahin kaygılı:
"Allahsız senin sağın solun belH mi olur. Yarın ben emekli olurum,
bakarsın benim infaz görevim sana verilir."
Yeşil ise ısrarla böyle bir plan hazırlamadığını söylüyor.
Murat Yıldırım, babasının Mehmet Ağar ve Korkut Eken'i hiç
sevmediğini, İbrahim Şahin'le ise istihbarat ilişkisi olduğunu, Drej
Ali'nin (Ali Yasak) kesin olmamakla birlikte Susurluk ekibi içinde yer
aldığını not düşüyor.
80 milyon dolar ne oldu?
Yeşil'in oğlu, kitapta, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı öldürmek için
Susurluk ekibinin devletten 80 milyon dolar aldığını iddia ederek, "Bu
paralar ne oldu?" diye soruyor. Susurluk ekibinin devleti dolandırmak
suçundan yargılanması gerektiğini söylüyor.
Anter'i Hogir öldürdü
Cem Ersever'i babasının öldürmediğini, Musa Anter'i ise "Hogir" kod
isimli itirafçı Cemil Işık'ın katlettiğini iddia eden Murat Yıldırım,
Yeşil'in Hogir tarafından yanıltıldığını, hiçbir zaman Anter'in
öldürülmesini istemediğini söylüyor.
"Yeşil Hizbullah'ın lideri Hüseyin Velioğlu ile irtibatlıdır" iddiası
için "Bilmiyorum, Hizbullah'a karşı da bir şey yapmadı" demekle yetinen
Murat Yıldırım, Gazi olaylarının tetikçisi, Mehmet Ali Birand ve Sedat
Peker'e suikast planının hazırlayıcısı iddiaları için "çamur" diyor.
Kürt işadamı Senar Erkin'in kaçınılması ve Mesut Yılmaz'ın Budapeşte'de
dövülmesi olayıyla babasının hiçbir ilgisi olmadığını ifade ediyor.
Abdullah Çatlı'nın babasına suikast planladığı iddiasına da katılmıyor.
"Veli Küçük'ü babam hiç tanımaz" diyen Murat Yıldırım, Mehmet Ağar ve Korkut Eken'den mal varlıklarını açıklamalarını istiyor.
YEŞİL YAŞIYOR MU?
Kitabın son bölümü, herkesin merak ettiği soruya cevapla bitiyor:
"Yeşil yaşıyor mu?" Oğlu. "Bilmiyorum'1 diyor. İzmir'in Ödemiş ilçesinde
gözleri oyulmuş, elleri ve ayaklarının derisi yüzülmüş cesedin babasına
ait olmadığının DNA testiyle ispat edildiğini belirtiyor.
Devam ediyor: "Ben babamın öldüğünü görmedim. Birileri gelip bize yaşadığına veya öldüğüne dair bir bilgi vermedi?"
Peki hiç arayıp sormuyor mu?
"Babamı tanıyan bu soruyu sormazdı" diyor Murat Yıldırım. Nedenini
ise şöyle açıklıyor: "Babam eğer gelmemesi gerekiyorsa ailesini hiç
düşünmez. Bunlar ne yapıyor, gidip bir bakayım' demez. Yeşil yaşıyorsa
ve gelmemesi gerekiyorsa, onu 10 yıl bir odaya koyun. 10 yıl o odadan
çıkmadan orada hayatını devam ettirir."
SON FOTOĞRAFI ÖCALAN OPERASYONUNDA ÇEKİLMİŞ
Yeşil'den ailesine hatıra kalan son fotoğraf ise Öcalan'a yönelik
Mercedes Operasyonu için gittiği Suriye'deki Caber Kalesi'ndeki
çektirdiği kare olmuş. Yeşil, bu resmin arkasını imzalayıp " Bana bir
şey olursa çocuklarıma gönderin" diyerek ekip arkadaşlarına vermiş.
0 commentaires:
Post a Comment