Bir kaza, 3 ölü, binlerce soru işareti
Susurluk'ta 15 yıl önce bir kaza oldu, siyasetçi, mafya, polis üçgeni ortaya çıktı ama karanlığı ortaya çıkaracak tuğlalar yerinden kıpırtadılamadı, iddialar birbirini izledi, işte o çeteden son iddia:
SUSURLUK'TA 15 YIL ÖNCE NE OLMUYŞTU?Susurluk skandalı ya da Susurluk kazası, 3 Kasım 1996'da saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, yasadışı polis-mafya-aşiret ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır.
Kazanın ardından kamuoyu, "devlet, siyaset, mafya" üçgeninde
yasadışı ilişkilerin ortaya çıkartılmasını talep etti. "Aydınlık İçin
Bir Dakika Karanlık" ismi verilen sivil toplum eylemleriyle ve medyanın
desteği ile üstü örtülen ilişkilerin ve faaliyetlerin açıklanmasını
talep etti.
DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Edip Bucak, İstanbul Kemalettin
Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli
Abdullah Çatlı ile 1970 doğumlu Gonca Us, 1 Kasım 1996 günü akşam
saatlerinde Kuşadası Onura Otel'e gelmişlerdir. Bucak'a ait 06 AC 600
plakalı Mercedes marka siyah renkli otomobille Hüseyin Kocadağ
yönetiminde İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan grup, 3 Kasım 1996 günü
saat 19.25 sularında Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde benzin
istasyonundan yola çıkan Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı
kamyona çarparak trafik kazası yapmıştır. Bu kaza, basın literatürüne
"Susurluk Skandalı" veya "Susurluk Kazası" olarak geçmiştir.
Kazada, Mercedes'i kullanan Hüseyin Kocadağ, üzerinde Mehmet Özbay
kimliği bulunan Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli, Gonca Us
ölmüş, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak
kurtulmuştur.Olay sonrası DGM Sedat Edip Bucak hakkında soruşturma açmış
ve hakkında 2 yıl hapis cezası istenmiştir.
- İŞTE O KARANLIK İLİŞKİLER İÇERİSİNDE YER ALAN ve 15 YIL ÖNCE SUSURLUK'TA YAŞANAN KAZA YERİNE İLK GELEN İSİMLER ARASINDAKİ SEDAT PEKER'DEN SON ÜRPERTİCİ AÇIKLAMALAR..
- İŞTE O KARANLIK İLİŞKİLER İÇERİSİNDE YER ALAN ve 15 YIL ÖNCE SUSURLUK'TA YAŞANAN KAZA YERİNE İLK GELEN İSİMLER ARASINDAKİ SEDAT PEKER'DEN SON ÜRPERTİCİ AÇIKLAMALAR..
Faili meçhul cinayetler kapsamında ifade veren Sedat Peker, "Eken, ölüm listesinden çıkmak isteyen Hamoğlu'ndan para aldı" dedi.
Radikal gazetesinde yer alan habere göre, Sedat Peker, Ankara’da
devam eden faili meçhul cinayetler soruşturmasında dün ifade verdi.
Peker ifadesinde Kürt işadamlarına yönelik ölüm listelerine dair önemli
açıklamalarda bulundu. Peker, işadamı Ahmet Hamoğlu’nun listeden çıkmak
için Korkut Eken’e para ödediğini ileri sürdü.
Faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten Savcı Hakan Yüksel,
Ergenekon davası sanıklarından Sedat Peker’in de ifadesini aldı. 9
sayfayı bulan ifadesinde Peker, Eken ile 1995’te tanıştığını anlatarak,
“Tanıştığım zaman Kürt iş adamlarına yönelik faili meçhul zaten
gerçekleşmişti” dedi. Susurluk kazasında sonra tutuklanarak cezaevine
konulan Eken’i ziyaret ettiğini söyleyen Peker şöyle devam etti: “Eken,
Ayaş Cezaevi’nde yatıyordu. O zaman Kaçakçılık Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanı olan Mehmet Emin Aslan’ı benim yanımda
cezaevinden arayarak samimi konuşmalar yaptı.”
‘Hamoğlu para verdi’
İfadesinde Kürt işadamlarına yönelik olarak tutulan ölüm
listelerine de değinen Peker, bu konuda da şu bilgileri verdi:
“Cinayetlerin MGK tarafından yetkilendirilen ekip tarafından
gerçekleştirildiğini duyuyordum. Yeşil isimli şahs, Doğu’da bir zamanlar
JİTEM tarafından kullanıldıktan sonra MİT ile birlikte çalışmaya
başladı. MİT’te Mehmet Eymür’ün kadrosunda olduğu, şehirlerde eylem
gerçekleştirdiğini duyuyorduk.”
Ergenekon iddianamesinde yer alan ve Eken’in iş adamlarından para
aldığını belirten telefon konuşmasına da açıklık getiren Peker şunları
anlattı: “Atilla Yıldırım’a bu konuyu anlattım. Bunun üzerine gülerek,
‘Olay bildiğin gibi değil.
Ben Korkut abiyi işadamı Ahmet Hamoğlu ile tanıştırdım. Hamoğlu’nun
yanına çantasız geldik. Giderken Korkut abinin elinde bir James Bond
çanta vardı’ dedi. Bunun üzerine çok şaşırmıştım. Eken’in, Hamoğlu’ndan
bir çanta dolusu para aldığını biliyorum. O dönemde PKK’ya yardım eden
iş adamlarına yönelik hazırlanan listedeki bazı şahısların öldürüldüğünü
herkes konuşuyordu. Bence Hamoğlu da para verdi. O dönemde kesinlikle
devlet yoktu.”
Halis Toprak da vardı
İnsanlarda o zamanlar korku içinde olduğunu çünkü polisler
eşliğinde alınıp sorgusuz sualsiz öldürüldüklerini ifade eden Peker,
Yakup Kürşat Yılmaz’ın kendisine Halis Toprak’ı öldürülmesi için
devlette görevli bazı kişilerin teklifte bulunduğunu ama bunu kabul
etmediğini anlattığını da aktardı.
Peker, “Bu ret olayından sonra açık cezaevinde kapalı cezaevine
çıktığını söylemişti. Kendi isteklerini yapmayan kişiler bu şekilde
sıkıntıya sokuyorlardı. Ama cezaevinde ama poliste işkence yaptırarak
istediklerini alıyorlardı. Kürşat Yılmaz’ın Diyarbakır cezaevine sevki
sırasında Mehmet Ağar Adalet Bakanıydı” diye konuştu.
Peker, Tansu Çiller’in başbakan olmasından sonra Mehmet Eymür’ün yıldızının parladığına da dikkat çekti.
Dev-Sol’cuları öldürdüler
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı hakkında da iddialarda bulunan
Peker “Hanefi Avcı Diyarbakır’daki itirafçılardan Süleyman Öger, Hidayet
Bozyiğit, İbrahim Babat, Hüseyin Tilki gibi kişileri İstanbul’a
getirmiş istihbarat şube görevlisi ‘pala’ lakaplı baş komiser tarafından
bana emanet edilmişti. Bu konuyla ilgili bildiklerimi Ergenekon
soruşturmasına yürüten savcıya anlattım. Dev-Sol’da Bedri Yağan grubuna
yönelik yapılan operasyonlarda temizlik diye nitelendirilen eylemlerde
bu itirafçıların görevlendirildiğini kalan sağları en son bunların
öldürdüğünü anlattılar.”
Eken Yeşil’in kaburgasını kırdırdı
Korkut Eken’in, Yeşil ile arasını bozmaya çalıştığını söyleyen
Sedat Peker şöyle dedi: “Ama aramız bozulmadı. Konuyu Korkut Eken’e
anlattım. Kısa bir süre sonra İstanbul Asayiş Müdürlüğü’ne çay içmeye
çağrıldım. Yan kesicilikten gözaltına aldılar Çok feci işkence gördüm.
Çıplak soyup fotoğraflarımı çektiler. Ben bu olaydan sonra Yeşil’i,
Sedat Demir’in Ankara Asayiş Müdürü olduğu zamanda gözaltına alıp
işkence yaparak kaburgasını kırdığını öğrendim. Bunu isteyen kişinin de
Korkut Eken olduğunu çok sonradan duydum.”
Susurluk’un 15 yılı...
1990
1990’lı yılların başı Türkiye için çok karanlık günlerdi. İşkencede
ölümler, yargısız infazlar yaşanıyordu. Henüz derin devlet kimsenin
gözünde somutlanmamıştı. Ama karanlık olaylar yaşanıyordu.
1992
İstanbul’da Kadıköy Çiftehavuzlar’daki hücreevine yapılan baskında Dev-Sol üyesi üç kişi öldürüldü.
13 Ağustos 1994: PERPA’ya DHKP-C’ye yönelik bir operasyon yapıldı,
beş kişi öldürüldü. Yargısız infaz iddialarıyla dava açıldı, polisler
beraat etti.
1995
MİT mensubu Tarık Ümit kaçırıldı ve bir daha haber alınamadı.
12 Mart: Önce Gazi Mahallesi’nde kahve tarandı. bir kişi öldü. Ardından çıkan olaylarda 17 kişi yaşamını yitirdi.
1996
28 Temmuz: Ömer Lütfü Topal öldürüldü.
3
Kasım: Susurluk’ta meydana gelen kazada Abdullah Çatlı, sevgilisi Gonca
Us, polis müdürü Hüseyin Kocadağ öldü, milletvekili Sedat Bucak ağır
yaralandı. Böylece siyasetçi, mafya, polis üçgeni ortaya çıktı.
1996
Radikal Abdullah Çatlı, Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim
Şahin ve Özel tim polisi Ayhan Akça’nın birlikte halay çektiği
fotoğrafları yayımladı. Medya karanlığın üzerine gitti.
2011
Eski Özel Tim Polisi Ayhan Çarkın, Radikal’e o dönemki faili meçhul
cinayetlerle ilgili itiraflarda bulundu. Bu itiraflar üzerine Ankara
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı harekete geçti. Ayhan Çarkın gözaltına
alınarak ifadesine başvuruldu. Bu ifadeler, Susurluk sürecinde ikinci
perdeyi araladı. Faili meçhul cinayetler soruşturmasını derinleştirdi.
Çarkın’dan sonra İbrahim Şahin sorgulandı ve tutuklandı. Ardından Ali
Fevzi Bir sorgulandı. Dün de Sedat Peker, faali meçhul cinayetlerle
ilgili savcıya ifade verdi.
0 commentaires:
Post a Comment